Apimondia

45. APIMONDIA
ULUSLARARASI ARICILIK KONGRESİ 
SONUÇ RAPORU
Ankara / 2017

Giriş

Bu rapor 45 Apimondia arıcılık kongresinde, yapılan bilimsel sunular, yuvarlak masa toplantıları, workshoplar ve ilk defa bu kongrede gerçekleştirilen dünya arıcılarının aynı salonda buluşturulduğu, sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışıldığı Kıtalar Konuşuyor, devamında Dünya Konuşuyor panelleri doğrultusunda, kongre bilim kurulumuz ve Apimondia komisyon başkanları ile ortaklaşa hazırlanmıştır. Kongre sonucunda ortaya konulan bilgiler doğrultusunda arıcılık sektöründe dünyada söz sahibi olabilmemiz için yapılması gerekenler çalışılmıştır.

Ülkemiz arıcılığına katkı sağlamak ve ışık tutmak amacıyla, 45. Apimondia Dünya Arıcılık Kongresinde ön plana çıkan ve çözüm bulunduğu  takdirde arıcılığımıza ivme kazandıracak öneriler ile Apimondia Kongresinin değerlendirmesi aşağıda sunulmuştur.

 

Kamu İşbirliği

Bu kongrede Türkiye arıcılığının ilerlemesinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığının payı vurgulanmıştır. Özellikle son yıllarda Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Bal Ormanlarının Kurulması, ormanların arıcılara açılması ve ormanda arıcılık faaliyetlerini düzenlemek amacı ile Arıcılık Tebliğinin çıkartılması çok olumlu bulunmuştur.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliğinin birlikte  gerçekleştirdikleri Arıcılık Kayıt Sistemini oluşturmasının dünya arıcılığına örnek bir çalışma olduğu vurgulanmıştır.

Kongre düzenleme konusunda sağlanan işbirliği kapsamında gerek Apimondia yetkililerince gerekse önemli düzeyde katılımcı , zor dönemde Dünyaya örnek olabilecek bir kongre yaşatıldığı için gerek Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına gerekse Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliğine teşekkürlerini belirtmişlerdir.

 

Bal Ormanları

Ülkemizde üretilen balların %75-80’lik kısmının Orman ve Su İşleri Bakanlığının uhdesinde olan alanlarda üretildiği, Bakanlığın bu noktada bal üretim alanlarını arttırmak adına Bölge coğrafyasına uyum sağlayan bitkilerden oluşan Bal Ormanları kurması arıcılar açısından ülkesel bazda sevindirici ve ümit verici bir hareket olarak kabul edilmiştir.

Apimondia üst kurulu, çam balı ve önemi açısından Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile yapılan ortak projelerin önemini belirterek bu çalışmaların devamını ivedilikle desteklediklerini vurgulamıştır. Türkiye arıcılığında son yıllardaki ortaya çıkan gelişmenin hissedildiğini de belirtmişlerdir. Aynı zamanda göçer arıcıların konaklama ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve bazı temel ihtiyaçlarının karşılanmasının sosyal yönden de ivedilikle ele alınmasının gerektiği üzerinde durmuşlardır.

 

Göçer Arıcılık ve Konaklamalar

Ülkemizin zengin floral kaynakları gözönüne alındığında göçer arıcılık faaliyeti büyük önem taşımaktadır. Ancak ülke coğrafyasının büyüklüğü göz önüne alındığında, kolonilerin nektar akım dönemlerinde uzun mesafeler arasında taşınması öncelikle arı kolonilerinin strese girmesine, koloni kaybına, dolayısıyla ekonomik kayba neden olmaktadır. Ayrıca farklı ekotiplerin taşındıkları bölgelerde genetik açılmaya/kayba uğramasına yol açmakta, hastalık ve zararlıların bölgeler arasında yayılma riskini artırmakta, ekolojik koşullara uygun olmayan ırk/ekotiplerin nektar ve polen kaynaklarından yeterince yararlanamamasına neden olmaktadır. Belirli bölgelere aynı anda çok sayıda koloninin taşınması, arıcılığımız ve verim yönünden büyük riskler taşımaktadır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen ülkemizde göçer arıcılıktan vazgeçmenin de mümkün olmayacağı ancak göçer arıcılıktan kaynaklı sorunların çözümü için çalışmaların ve önlemlerin alınması gerektiği vurgulanmıştır.

Yaklaşık 7.900.000arı kolonisini belirli alanlarda konaklatmak mümkün değildir. Ülkemiz bal çeşitliliğine bakıldığında belirli mevsimler belirli bölgelerde yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle bazı bölgelerimizde arılı kovan sayısı üretim bölgelerinin kayıtlı arı kolonisi sayılarından 2-3 kat fazlaya ulaşabilmektedir. Bu nedenlerden dolayı;

  • Göçer arıcıların sürdürülebilir bir üretim yapabilecekleri imkânlar oluşturulmalı.
  • Ülkemiz arıcılığının fiili şartları göz önünde bulundurularak arıcılık sektörü bürokratik işlemlere boğulmamalıdır.
  • Göçer arıcıların, arı sağlık raporları, konaklama izinleri ve koloni hareketleri gibi günler sürecek bürokratik işlemler sadeleştirilmelidir.
  • Konaklama noktalarındaki engeller kaldırılmalıdır. Konaklamalarda arıcıyı günlerce uğraştıracak prosedürlere son verilmelidir.
  • Göçer arıcılardan usulsüz bir şekilde talep edilen konaklama ücretlerinin alınmaması için gerekli önlemler alınmalı
  • Göçer arıcıların konaklaması için uygun yerler sağlanarak arılıklar arası mesafenin korunmasına dikkat edilmeli
  • Nektar ve polen kaynaklarınca zengin ancak ulaşım imkanları olmayan yerlerin ulaşım sorunu çözülerek bu bölgelerin üretime açılması ve yok olan nektar ve polen servetinin ekonomiye kazandırılması için çalışılmalıdır

 

Arı Sağlığı / Sağlıklı Arı Yetiştiriciliği

Arı ve arı ürünlerinden beklenen yararların sağlanabilmesi için, sağlıklı arı yetiştiriciliği, sağlıklı girdi kullanımı ve sağlıklı çevre koşullarının oluşturulması gerekmektedir. Yasak ve sakıncalı ilaç ile benzerlerinin (katkı maddesi adı altında) kontrol altına alınması ve sert yaptırımların uygulanması gereklidir. Temel petek üretimi ve arı sağlığı, arı ve arı ürünlerinin kalitesini doğrudan etkilediğinden bu işletmelerin periyodik kontrolleri için sıkı tedbirler uygulanmalıdır.

Arıcılara varroa ve benzeri parazitlere ve bazı hastalıklara karşı Toplu Mücadele öğretilerek özendirilmelidir. Kamunun içinde olduğu Toplu Mücadele Programları uygulanmalıdır. Varroa mücadelesinde yapılacak olan bu yöntem gelecekte büyük tehdit olabilecek Küçük Kovan Kurdu ve Tropilealaps akarı için de ciddi bir yaklaşım ve hazırlık oluşturacaktır. Hastalık ve zararlılarla ilgili ülke genelinde veri tabanı oluşturulması erken uyarı açısından son derece önemlidir.

  • Ülkesel arı sağlığı programları oluşturulmalıdır.
  • Toplu mücadele uygulamalarında desteklemeler yapılmalıdır.
  • Bölgelerde arı sağlığı referans laboratuvarlar oluşturulmalıdır.
  • Arı hastalık, parazit ve zararlılarına karşı mücadele konusunda arıcılarımıza gerekli eğitimler verilerek mümkünse ilaçsız mücadele değilse doğru ilaç, doğru zaman ve doğru doz uygulaması öğretilerek arı ürünlerindeki kalıntı sorununun çözümü için de gerekli önlem alınmalıdır.

 

Islah Çalışmaları

Türkiye’de, Dünyada belirlenen bal arısı ırklarından 5 adedinin yanında Muğla, Yığılca ve Gökçeada gibi. yerel bal arısı ekotiplerin varlığı da malumdur. Ülkemiz bal arısı ırk ve ekotipleri bakımından büyük bir genetik çeşitlilik göstermesine rağmen, yerli bal arısı popülasyonu, davranışsal ve ekonomik öneme sahip fizyolojik özellikler bakımından bilimsel ıslah metotları geliştirilip verimlilikleri yeterli düzeyde arttırılmamıştır. Üreticiler bu nedenle arayış içindedir.

Türkiye arı gen kaynaklarının (ırk ve ekotiplerin) mevcut durumu, gen kaynaklarının nasıl korunacağı, göçer arıcılık çerçevesinde genetik kaynakların durumu, kontrolsüz yurt içi ve yurt dışı ana arı kullanımı, genetik kaynaklarımız üzerindeki etkileri gibi soruların cevabı yoktur. Bu nedenle;

  • Ülkemizde gen kaynaklarının tespiti için bir komisyon kurulmalıdır.
  • Kurul tarafından belirlenen Gen kaynakları bulundukları coğrafyada koruma altına alınmalıdır.
  • Bu alanlarda Üniversitelerin danışmanlığında, üretici birlikleri yürütücülüğünde ve Bakanlığın gözetiminde ıslah projeleri uygulanmalıdır. Bakanlık desteği ile ıslah merkezleri oluşturulmalıdır.
  • Islah Merkezlerinin çalışması, verimliliği ve devamlılığı Bakanlığın gözetim ve denetiminde yürütülmesi sağlanmalıdır.
  • Bölgelerde üretimi yapılacak damızlık veya hibritlere Bakanlık karar vermelidir.
  • Ana arı üretimi kriterleri oluşturulmalı ve üretim kayıt altına alınmalıdır.
  • Özellikle sıcak bölgelerde kışlayan arıcılar her yıl ana değiştirmelidir. Arılar sürekli yavruda kaldığı için takip eden sezonda verim düşüklüğü görülür.
  • Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca Küçük baş hayvanlarda uygulanan ve desteklenen HALK ELİNDE ıslah modeli arıcılığa uyarlanmalı ve Bakanlıkça desteklenmelidir

 

Ballı Bitkiler/Polinasyon ve Çevre

Dünyamız her geçen gün doğal kaynakların yok edildiği ve var olanların da tahribata uğratıldığı bir süreci yaşamaktadır. Bunun sonucu olarak da her gün yüzlerce bitki ve hayvan türü yok olmaktadır. Günümüzde iklim değişikliğinin yarattığı ekonomik zararları her ülke hissetmektedir. Bahse konu tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilir olması ve biyoçeşitlilik açısından polinasyonun önemsenmesi gerekmektedir. Çevremizdeki biyolojik zenginliklerimizin kaybolmaması için polinatörlerin kullanılması bir zorunluluk olmalıdır. Bu amaçla;

  • Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı ortak çalışma ile ballı bitkiler ekiliş alanlarının her yıl planlı bir şekilde arttırarak arıcıların bu bölgelere gelmesi üretim yapması ve bölge bitkilerinin polinasyonunu yapması sağlamalıdır.
  • Her iki Bakanlığın ortak çalışması ile Arı Konaklama Noktaları oluşturulmalıdır.
  • Mevcut durumda doğal çevreden bahsetmek mümkün değildir. Kendi ellerimizle çevre katliamı yaşanmaktadır. Tarımsal alanlardaki ilaçlamalar bir programa bağlanmalıdır. Tarımın yoğun yapıldığı bölgelerde ve çevre ilaçlama alanlarında pestisit kullanımları kontrol altına alınmalı ve erken uyarı sistemi işlevsel hale getirilmelidir.
  • Polinasyonun ve polinatörlerin önemi bitkisel üretim yapanlara hala iyi anlatılamamıştır. Bu konuda ciddi çalışmalar ve uygulamalar geliştirilmelidir.
  • Özellikle arı kışlatma bölgelerinde bulunan tarım alanlarındaki arı ölümlerinin nedenleri araştırılmalı, bunun için bakanlık veya TUBİTAK çağrılı projelere çıkmalıdır.

 

Apiterapi

Apiterapi konusunda yapılan çalışmalar desteklenmeli ve hekim-üretici ile uygulayıcısı daha sıkı ve kuralcı hale getirilerek daha sağlıklı bir tabana oturtulmalıdır.  Halk bu konuda bilinçlendirilmelidir. Apiterapi konusunda hekimlere verilen kurslarda eğitmen olarak mutlaka konusunda uzman akademisyen Zooteknistlere de yer verilmelidir. Sağlıklı ve nitelikli arı ürünü olmadan Apiterapi’nin gerçekleşmeyeceğini göz önünde bulundurmak gerekmektedir.

Apiterapide kullanılacak arı ürünlerinin üretim teknikleri ve niteliği ile ilgili olarak arıcıların “İyi Tarım/Arıcılık Uygulamaları” ile arı ürünlerini üretmeleri konusunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının çalışmalara başlaması gerekmektedir. Apiterapi konusu ülkemizde farkındalık yaratacak düzeyde gelişirken, bu işlemi uygulayacak hekimlere tedarik edilecek arı ürünlerinin üretim niteliklerinin geliştirilmesi ve standartlarının belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla;

  • Ülkemizde geniş çaplı bir çalışma programı ile arı ürünleri üretiminde önderlik yapabilecek nitelikteki arıcılar belirlenerek, iyi tarım/arıcılık uygulamalarının tanıtıldığı kurs/eğitimler verilmelidir. Nitelikli arı ürünü üretilmeden apiterapinin gerçekleştirilemeyeceği unutulmamalıdır.
  • Ülkemiz apiterapik ürünlerin üretiminde oldukça geriden gitmektedir. Dünyada apiterapi çalışmaları hızla yayılmakta buna paralel olarak da apiterapi merkezleri kurulmaktadır. Ülkemizde buna hazırlıklı olması adına zaruri olarak, apiterapik ürünleri üreten işletmeler kurulmalıdır. Bu bir destekleme projesi olarak ele alınmalıdır.
  • Apiterapik ürünler üretenlerin (arı sütü, polen, propolis, arı ekmeği, apinarnil ve arı zehri) kontrol ve denetimi yapılmalı, destekleme kapsamına alınmalıdırlar.

 

Apiturizm

Apiturizmin geliştirilmesi amacıyla pilot bölgeler belirlenerek, buralarda kurulacak arılıkların “iyi tarım uygulamaları” alanlarında olmasına, api-yoga, bal masajı, arı sesi dinletme uygulamaları gibi ilgi çekebilecek aktivitelerin turizm merkezinde yer almasına özen gösterilmelidir. Ayrıca bu kapsamda oluşturulabilecek maket arı köyleri/kovanları, çizgi filmler, animasyonlar, teatral yöntemlerle çocuklara arının sevdirilmesi, arının tanıtılması, arı ve arı ürünleri konusunda farkındalık yaratılması amacıyla periyodik tanıtım günleri gündeme getirilmelidir. Bu amaçla;

  • Kültür ve Turizm Bakanlığı ile işbirliği sağlanarak “ülkesel arıcılık farkındalığı” adı altında arıcılıkla ilgili toplumsal, turistik ve eğitsel faaliyetlerin geliştirilmesi, önümüzdeki yıllarda arı ürünlerinin tanıtılması ve yaygınlaştırılması, toplum bilincinin artırılması konularında yardımcı olacaktır. Özellikle ekonomik gelir seviyesi düşük, tarım ve hayvancılığın aktif yapılmadığı köylerde bu tip faaliyetler ekonomik istihdamın geliştirilmesi açısından önemlidir.

 

Arıcılık Girdileri

Ülke genelinde arıcılık ekipmanlarının (kovan başta olmak üzere) standartları, yeknasaklığı maliyeti ve müdahaleyi olumlu etkilemesi bakımından ivedilikle ele alınmalı, ilgili yönetmelikler yenilenerek kovan üreticileri kontrol altına alınmalı ve üretim standart ölçülerde yapılmalıdır. Bu amaçla;

  • Baldaki kalıntıların en büyük sebeplerinden ilki girdilerin uygun şartlarda üretilmemesinden kaynaklanmaktadır. Arıcılıkta kullanılan girdilerin tamamı, yeniden gözden geçirilmelidir.
  • Arıcılıkta kullanılan malzemelere kalite standardı getirilmelidir.
  • Temel petek üretiminde kullanılması gereken, balmumunda standart getirilmeli ve kodekste yer almalıdır. Mevcut temel petekler doğal balı taşıyacak doğallıkta değildir. Temel petekteki kalite sorunu göz ardı edilmektedir. Tüm kalıntıların petekten geçtiği unutulmamalıdır.
  • Arıcılıkta kullanılan yemlerin balda kalıntıya neden olmayacak nitelikte olması için gereken çalışmalar yapılmalıdır.
  • Bal dışı arı ürünleri (propolis,polen arı sütü arı zehri apilarnil vb.) özendirilmeli ve bu konuda kurumsal rol alınarak üretimi, kullanımı ve yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Ülkemizde yeni arıcılar yerine mevcut birlik arıcıları ihtisaslaştırılmalıdır.

 

Kırsal Kalkınma ve Projeler

Arıcılıkta yapılan kırsal kalkınma projeleri sahaya dönük olmalı ve geri dönüşümü mutlaka sağlanmalı, özellikle gençler ve bayanlar bu iş için özendirmelidir.  Bu konuda üniversiteler, arıcı birlikleri, belediyeler ortaklaşa çalışmalıdır. Arıcılara yönelik ihtisas eğitimi verilmeli ve sertifikalandırılmalıdır. Organik arıcılık yaygınlaştırılmalıdır.

Ülkemiz flora alanları 7.900.000 arılı kovana yetecek düzeyde değildir. Arılı kovan sayısı arttırıldıkça koloni verimi düşmektedir. Kilometre kareye en fazla arı olan bir ülke durumundayız. Arı dağıtarak verimlilik veya arıcılık yapılamaz. Mevcut arıcılarımızı geliştirmeliyiz. Bakanlığımız arı dağıtma projelerine  son vermelidir. Arı dağıtımı için kullanılan kaynak mevcut sorunların çözümü ve konaklama için gidilemeyen yerlerin ulaşıma açılarak üretim alanlarının artırılması için kullanılmalıdır. Bu amaçla;

  • Kırsal kalkınma projelerinde üretimin eksik kaldığı noktalarda projeler üretilerek, üretici üretim süreci destekleme kapsamına alınmalıdır.
  • Projelerin eğitim takip ve verimlilik dönüşü olmalıdır.

 

Eğitim

Eğitimsiz bir üretim süreci düşünmek çağdaş dünyada olanaksızdır. Bilgi ve bilimin her gün yenilendiği, üretim sürecinin eğitimden bağımsız düşünülemeyeceği bir dünyadayız. Ayrıca üretici yanında tüketici eğitimi de büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle;

  • Sahada uygulanabilir görsel eğitim modelleri oluşturulmalıdır. Uygulayarak ve kısa zaman dilimli eğitimler yapılmalıdır. Bunun için de bölgelerde görsel eğitim arılıkları oluşturulmalıdır. Bölgedeki tüm arıcılık eğitimleri bu merkezlerde yapılmalıdır.
  • Koloni yönetimi ve arı yetiştirme teknikleri ile ilgi temel bilgiler değişen iklim şartları (küresel ısınma) ve çevre koşullarına uygun olarak güncellenmelidir.
  • Eğitim ve seminerler kamu, STK, sektör ve üniversitelerle birlikte koordinasyon içinde düzenli bir organizasyon olarak yıllık programlar dahilinde oluşturulmalıdır.
  • Arıcılık açısından acil ve olağanüstü durumlar için bir başvuru ve şikâyet hattı oluşturularak Bakanlıktaki ilgili birim net bir şekilde ortaya konmalıdır.
  • Ülke arıcılığımıza katkı sağlamak amacıyla her yıl sonbaharda Bakanlık ve TAB ile mutlaka bir Çalıştay ve değerlendirme toplantısı yapılmalıdır. Burada üretici, STK, kamu, sektör ve üniversite temsilcileri birinci elden yaklaşımlar, kararlar ile eylem planları ortak olarak ele alınmalıdır. Aynı zamanda 3 yılda bir yenilenmek üzere bu kurullarda saha ve bilimsel danışma kurulu oluşturulmalıdır.
  • Arıcılığın yoğun olarak yapıldığı illerde ve ilçe tarım müdürlüklerinde arıcılık birimleri kurulmalıdır. Bu şubelerde uzman personel istihdam edilmelidir. Bu personele mesleki eğitimler verilerek saha elamanı olarak faydalanılmalıdır.

 

Kalite ve Pazarlama

Günümüzde verimi artırmak yanında kaliteyi artırmanın da gerekli olduğu yadsınamaz. Aksi halde gerek iç gerekse dış pazarlara ürün gönderimi çıkmaza girecektir. Bu nedenle;

  • Kaliteli üretimin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Arıcılık girdileri, zirai mücadele ilaçlamaları, kullanılan yemler ve ilaçlar denetim altına alınmalıdır.
  • Kaliteli ürünler teşvik kapsamına alınmalıdır.
  • Bal kayıt altına alınmalıdır.
  • Sahte ürün üretenlere çok ağır cezalar uygulanmalıdır.
  • Bal kimliği korunmalıdır.
  • Arıcılıkta en büyük sorunlardan biri olan pazarlama da arıcıların örgütlü olarak hareket etmeleri, birlik ve kooperatiflerin kendi markalarını oluşturmaları sağlanmalıdır.
  • Piyasa da ürünün kalitesine göre fiyat belirlenmesi için Bal Borsası kurulmalı, bu konuda bir çözüme ulaşmak için Ulusal Bal Konseyi oluşturulmalıdır.
  • Arı ve arı ürünleri ile ilgili kovandan sofraya izlenebilirlik ve tüketici bilinçlendirilmesi tekrar gözden geçirilmeli ve kitle iletişim araçları daha fazla kullanılmalıdır.
  • Sözleşmeli arıcılık modelleri uygulamasına geçilmelidir. Bu aşamada, farklı orijinli balların üretilerek, tüketiciye sunulması son derece önemlidir. Bilinçli bir tüketici kitlesi oluşturmak için de bu ürünlerinin tanıtımının yapılması gereklidir.
  • Bal ve diğer arı ürünlerinde markalaşmaya gidilmeli, özellikle bu markalaşmanın da bir kooperatif ya da bir birlik çatısı altında toplanarak çözümlenmesi sağlanmalıdır.
  • Çam balında coğrafi işaret alınması çalışmalarına hızla devam edilmelidir.

 

Birliğin İşlevi veya Yapısı

Özelikle Kıtalar konuşuyor panellerinde oluşan kanı, ülkemizde arıcılığımıza yön veren Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliğinin bir sivil toplum kuruluşu olarak yapısı baştan sona ele alınmalıdır. Varlığını sürdürmekte ne denli zorlandıklarını gördük. İl birliğinin arıcı üzerinde, Merkez Birliğinin de il birlikleri üzerinde hiç bir yaptırım yetkisinin olmaması kabul edilebilir değildir. Bu amaçla birliklerin çalışma koşulları yeniden gözden geçirilip etkinlikleri artırılarak sektör üzerinde daha aktif olmaları sağlanmalıdır.

Ziya ŞAHİN
TAB Başkanı
Philip McCabe
APIMONDIA Başkanı
Prof. Dr. Levent AYDIN
Uludağ Üniversitesi
Lokal Bilim Kurulu Başkanı
Arı Sağlığı K. Bşk.
Doç. Dr. Aslı ÖZKIRIM
Hacettepe Üniversitesi
Genel Sekreter
KOMİSYON BAŞKANLARI
Prof. Dr. Banu YÜCEL
Ege Üniversitesi
Apiterapi K. Bşk.
Prof. Dr. Gamze SANER
Ege Üniversitesi
Arı Ekonomisi K. Bşk.
Prof. Dr. Ethem AKYOL
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi
Arıc. Tekn. ve Kalite K. Bşk.
Prof. Dr. İrfan KANDEMİR
Ankara Üniversitesi
Arıcılık ve Kır. Kalkın. K. Bşk
Prof. Dr. Nuray ŞAHİNLER
Uşak Üniversitesi
Arı Biyolojisi K. Bşk.
Prof. Dr. Sibel SİLİCİ
Erciyes Üniversitesi
Tozlaşma ve Arı Flo. K. Bşk.